Seksenli yılların başında TRT'de sık sık eski filmler oynardı .Babamla
beraber bu filmleri hiç kaçırmazdık. Bana eski aktörleri, aktrisleri hep babam
öğretmiştir. Hayatları ile ilgili kısa bilgiler verir , o filmi ilk ne
zaman,nerede, kiminle seyrettiğini ve filmin çıkışının ertesinde yapılan
eleştirileri, bazen kendi duygularını anlatırdı; onunla sanki o günleri ben de
yaşardım. Sanırım 50'li yıllara olan hayranlığım "Babam" sayesinde başladı.Babam
kovboy filmlerini hiç kaçırmazken, benim en sevdiklerim genelde müzikallerdi.
Müzikler,şarkılar, danslar ( step favori dansımdır), rengarenk kostümlerdi beni
büyüleyen.
Marilyn Monroe'nun ilk seyrettiğim filmi "Let's make love (gel sevişelim)
adındaki müzikal filmidir. Bu filmi kaç kez seyrettiğimi hatırlamıyorum. Beni
müzikal olması, içinde Fransız aktör Yves Montand'ın olması ve %100 Marilyn'in
olması etkilemişti. Film başladıktan çok kısa bir süre sonra Marilyn Monroe'nun
basit dans kıyafeti içinde görünmesinden itibaren ben de milyonlarca Marilyn
hayranına eklenmiştim ve Yves Montand'ın onu ilk gördüğündeki büyülenmiş yüz
ifadesi bana da geçmişti.
Marilyn'i çok sevenler, çok beğenenler olduğu kadar hiçbir özellik bulamayan
bir o kadar insan var. Aptal sarışın diyenler, oyunculuğu sıfır diyenler,
sıradan bir güzelliği var diyenler... Ona ilgim başladığında artık hakkında
çıkan yazılara dikkat eder olmuştum ama her yerde aptal sarışın, seksi sarışın
ifadeleri ile başlayan yazılardan o kadar çok vardı ki... Ama aptal olsa
yıllardır milyonlarca insanı nasıl böyle etkileyebilirdi? Seksi ? Evet seksilik
buram buram her yerinden akıyordu... Hatta "Marilyn Monroe ve Bilinmeyen
Hayatı" yazar J.Randy Taraborrelli 'nin kitabında anlatılan bir hikayeyi size
aktarmak isterim:
"Onu şehirde gezdiren, Peter Leonardi adında bir yardımcısı vardı. Bir gün
Peter'ın kardeşi Marie, Beşinci Cadde'de Marilyn'le alışverişe gitmiş.
Marilyn'in Waldorf Towers'daki evine döndüklerinde kıyafetleri denemeye karar
vermişler. Ama Marilyn yeni giysilerini giymeden duş alması gerektiğini
söylemiş. Böylece banyoya gidip küvete girmiş. Marie de hala salondayken iki
kadın konuşmaya devam etmiş. Sonunda Marilyn, "buraya gelsene, seni
duyamıyorum," demiş. Yüzde yüz heteroseksüel olan Marie daha sonra kardeşine, "
Jimmy, küvete baktım, o kadar nefes kesici bir güzelliği vardı ki inanamadım.
Ayak parmakları bile güzeldi. Küvete doğru çekildiğimi hissettim ve Marilyn,
gitmem lazım,hemen, dedim. Gitmeseydim orada kendimi aptal durumuna düşürecek
bir şey yapacaktım," diye anlatmış.
Devam edecek....