Mausoleion
MISIR’daki Keops Piramidi ve İskenderiye Feneri, Irak’taki Babil’in Asma Bahçeleri, Yunanistan’daki Zeus Heykeli ve Rodos Heykeli’yle birlikte antik dünyanın yedi harikası arasında yer alan Efes’teki Artemis Tapınağı ile Bodrum’daki Mausoleion, ülkemiz toprakları içinde bulunmaktadır.
Eski dünyanın bu çok ünlü yedi harikasının beşincisi olan Mausoleion, MÖ 353’te ölen Kayra Satrab’ı Mausolos için yaptırılan anıt mezardır. Bu mezar, antik dönemde ve sonrasında gerek boyutları, gerek mimari tarzı ve gerekse çok yüksek bir sanat değeri olan heykel ve süslemeleri nedeniyle çok büyük bir üne kavuşmuştur. Bu süreçte Roma’nın rolü belirleyici olmuştur. Bu anıt mezarın görkemine hayran olan Romalılar, kendi yaptıkları anıt mezarlara da “mausolea” adını verince, kelime kısa sürede cins ad haline gelmiş ve bütün Batı dillerine buradan geçmiştir. Nitekim biz de kelimenin Fransızlaşmış hali olan “mozole” kelimesini bu anlamda kullanıyoruz.
Eski dünyanın en büyük coğrafyacısı Amasyalı Strabon ile gene coğrafyacı olan Manisalı Pausanias’ın anlattıklarına göre Mausoleion’un inşasına, Mausolos’un ölümünden sonra, onun anısına muhteşem bir eser yaptırmak isteyen kız kardeşi ve aynı zamanda eşi II. Artemisia’nın emriyle başlanmıştır. Ancak Artemisia, ağabeyi ve eşinin ardından sadece iki yıl yaşayabildiği için, son derece görkemli ve çok emek isteyen bu anıt mezarın inşasına Mausolos’un sağlığında başlanmış olması gerekmektedir. Yapının MÖ 350 yılında, Artemisia’nın ölümünden sonra bitirildiği, genellikle kabul edilen bir görüştür.
Bu devasa anıtın planlarını bugün Aydın ilimizin sınırları içindeki bir ören yeri olan Priene’den Mimar Pytheas ve onun yardımcısı Satyros yapmıştır. Çağın en ünlü yontucularından Leoarkhos, Bryaxis ve Scopas ile gelmiş geçmiş en ünlü yontucu ve heykeltıraş Praxiteles, bu görkemli yapının inşaatında ve güzelleşmesinde büyük katkılarda bulunmuşlardır. Bu dört ünlü heykeltıraşın her bini binanın bir cephesinden sorumlu olmuş ve aralarındaki yarış sonuçta ortaya muazzam bir eser çıkarmıştır. Artemisia, anıt mezarın yapımında hiçbir masraftan kaçınmamış, eski Yunan aleminin her tarafına gönderdiği haberciler aracılığı ile o dönemin en ünlü ustalarını toplamıştır. Böylelikle binanın yapımında en ünlü mimar ve yontucuların yanı sıra, yüzlerce çok becerikli usta da çalışmıştır.
Mausoleion bugün modern Bodrum’un merkezinde bulunan bir alanda inşa edilmiştir. Bugün burada Mausoleion Müzesi bulunmakta ve geriye kalan çok az sayıdaki parça sergilenmektedir. Mausolos Mozolesi, bundan yaklaşık 2400 yıl önce, 40 metreye 30 metre boyutundaki dikdörtgen bir podyumun üzerine inşa edilmiştir ve yüksekliği 45 metredir. Bu podyum, kutsal bir sur (temenos) ile çevrelenmiş, bunun doğu cephesinde kutsal bir giriş (propylon) yer almaktadır. Yapı 36 sütün üzerine oturmakta ve bunların üzerine, onlar tarafından taşınan, kenarı 24 derecelik eğime sahip bir piramit vardır. Piramidin tepesinde ise dört atın çektiği, iki tekerlekli bir savaş arabası ve arabanın içinde Mausolos ile Artemisia’nın temsil edildiği devasa bir heykel kompozisyonu bulunmaktadır. Bu muhteşem mermer heykelden geriye kalabilen birkaç parça, bugün British Museum’da bulunmaktadır. Yapıyı çevreleyen sudan içeri girildikten sonra iki kenarı aslan heykelleriyle bezenmiş ana yoldan mezara ulaşılmaktadır. Bu yapının içinde sayısız heykel ve süsleme unsuru bulunmaktadır.
Mausoleion 12. yüzyıla kadar iyi bir durumda kalmış ancak tekrarlayan depremler ve ilgisizlik sonucu yavaş yavaş bir harabeye dönmüştür. 15. yüzyılda Bodrum Kalesi’ni inşa eden Rodos Şövalyeleri, geri kalanlardın neredeyse tamamını, yapı malzemesi olarak kullanmışlardır. Şövalyeler, mermer heykelleri ve diğer unsurları kırarak inşaat taşı haline getirdiklerinden, bu beşinci harikanın neler içerdiğini bilmek tam olarak mümkün değildir. Ayrıca 19. yüzyılda İngilizler de Bodrum Limanı’ndan gemilerle mermer bloklar götürerek bunları Malta Limanı’nın inşaatında kullanmışlardır.
Zaman içinde nerede olduğu bilinmez hale gelen Mausoleion’un yerini, İngiliz arkeolog Charles Thomas Newton, 1857’de bulmuştur. Antik kaynakları çok iyi kullanan ve bölgede dağınık olarak bulunan kalıntıları iyi değerlendiren Newton, Mausoleion’un yerini şaşırtıcı bir kesinlik içinde, çok fazla aramadan bulmuştur. İngiliz arkeolog, yaptığı kazılarda çok sayıda parça çıkartmış ve doğu cephesindeki muhteşem frizlerin ve tepedeki savaş arabasının devasa tekerleği ile atlardan birinin de dahil olduğu birçok paha biçilmez parçayı, Osmanlı yönetiminin ilgisizliğinden yararlanarak müdürü olduğu British Museum’a götürmüştür. Newton bununla da kalmayarak dünyanın çeşitli kentlerine dağılmış Mausoleion parçalarının çoğunu da müzesinde toplayarak, burada dünyanın en önemli Bodrum Mozolesi bölümünü oluşturmuştur.