Sokrates
(Lir eşliğinde okumak isterseniz sayfa sonuna bakınız)
Beşinci yüzyılda Atina'da bir yurttaş veya yurttaşlar grubu başka bir yurttaşa suçlamada bulunabiliyordu. Suçlanan kişi ayağa kalkarak kendi savunmasını yapıyordu. Avukat yada yargıç yoktu.Çoğunluk tarafından secilen 500 kişilik jüri kupaların içerisine taş koyarak oy kullanıyordu.
Sparta ile uzun yıllar süren savasın ardından yaşanan bozulmada günah keçisi aranıyordu.Sokratesin sürekli sorular sorması üç vatandaşın onun hakkında suçlama yapmasına neden oldu.Gençleri süpheci yaptığı, kuşak çatışmasına neden olduğu gibi kendisine yöneltilen suçlamaları tek tek çürütmesine karşın yapılan birinci oylama sonucunda oylama sonucunda 31 oy fark ile suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldı.
Sokrates savunmasında 'suçunun, elinden gelenin en iyisini yaparak hizmet etmek olduğunu söyledi.
Kendisine birkaç alternatif sunuldu:
"Atinayı terk edersen ve asla bir daha geri gelmeyeceğine söz verirsen kendini ölümden kurtarabilirsin(sürgünde yiyecek verilerek masrafları karşılanarak şehrin dışında yaşaması kosulları bulunmaktadır).Ya da Atina'da kalmak istersen konuşmayı bırak ve sesiz ol o zaman biz insanları yaşamana ikna ederiz.Aksi taktirde gün doğarken zehri içemek zorunda kalacaksın" dediler.
Sokratesin cevabı ;
"Zehri yarın yada bugün , zehir ne zaman hazırsa almaya hazırım ama hakikati söylemekten vazgeçmem. Canlıysam son nefesime kadar söylemeye devam edeceğim.Ve Atina'yı hayatımı kurtarmak için terk
edemem,çünkü o zaman kendimi ölümden korkmuş, ölümden kaçmış,ölümün sorumluluğunu almamış güçsüz birisi olarak hissedeceğim.Ben kendi düşüncelerime, hislerime, varlığıma göre yaşadım; bu şekilde de ölmek isterim."
" Ve suçlu hissetmeyin.Kimse benim ölümümden sorumlu değildir, sorumlu benim. Bunun olacağını biliyordum çünkü yalanlara, dolanlara, yanılsamalara dayanarak yaşayan bir toplumda hakikatten
bahsetmek, ölmeyi istemektir.Ölmem için karar alan şu zavallı insanları suçlamayın.Eğer bundan sorumlu olan birisi varsa o da benim.Ve hepinizin bilmesini istiyorum ki kendi sorumluluğumu alarak yaşadım ve kendi sorumluluğumu alarak ölüyorum. Yaşarken bir bireydim.Ölürken bir bireyim.Benim için kimse karar veremez; kendimle ilgili ben karar veririm."
İkinci mahkemede büyük çoğunluk kararıyla ölüme çarptırılır Sokrates.Bir dostu;"Ben senin sebepsiz yere ölüme çarptırılmana dayanamıyorum" dediğinde; Sokrates dönerek"Rahat ol, dostum, benim suçlu olarak ölüm cezasına çarptırılmamı mı tercih ederdin" demiştir.
Cezanın infaz zamanı gelmişti gün doğmak üzereydi. Mahkemenin vermiş olduğu cezanın zamanı gelmek üzereydi , Sokrates yatakta yatıyor ve zehri verecek adam zehiri hazırlıyordu. Zehri hazırlayan adam sürekli vakti erteliyordu , güneş doğmak üzereydi. Sokrates adama sordu; " Zaman geciyor, güneş doğuyor, bu gecikme neden?"
Adam Sokrates'i seviyordu,onu mahkemede duymuş, içindeki güzelliği görmüştü ,tek başına Atina'dan daha zekiydi:Biraz geçiktirmek ,biraz daha yaşaması için zaman kazandırmak istiyordu.
Sokrates "Tembellik yapma, hadi zehri getir" dedi
Zehri veren adam " Niçin bu kadar heyecanlısın? Yüzünde öyle bir ışıltı görüyorum ki, gözlerinde öyle bir merak görüyorum ki... Anlamıyor musun ? öleceksin!"
Sokrates:
" Bu bilmek istediğim birşey. Hayatı tanıdım, o güzeldi; Tüm kaygılarıyla, kederleriyle o hala bir keyiftir. Yanlızca nefes almak yeterli bir mutluluktur. Yaşadım, sevdim; canım ne isterse yaptım, içimden ne geldiyse söyledim. Artık ölümü tatmak istiyorum.Ve ne kadar çabuk olursa o kadar iyi.""
" Ve iki olasılık var: Ya doğulu mistiklerin söylediği gibi ruhum başka şekillerde yaşamaya devam edecek; bedenin yükünden özgür bir şekilde ruhun yolculuğunu sürdürmesi çok büyük bir heyecandır, beden bir kafestir, onun sınırları vardır; ya da belkide, materyalistler haklıdır:Bedenim öldüğünde herşey ölür.Geride
kimse kalmaz. Bu da , olmamak da- çok bir heyecandır! Olmanın ne
olduğunu biliyorum. Ve olmamanın ne olduğunu bilme anı geldi. Ve artık
olmadığımda sorun nedir? Niçin onla ilgili endişeleneyim? Endişelenmek için
burada olmayacağım, o halde ne için vakit kaybedeyim?"