|
Bugün Kanat Güner'in "Eroin Güncesi" kitabından bir alıntı paylaşmak istedim. Bir grup eroin bağımlısı gencin hayatlarından bir bölümün anlatıldığı "Trainspotting" filminin müziklerinden olan ve Lou Reed'e ait Perfect Day şarkısı ile beraber...
|
Eroin Güncesi - Kanat Güner
Artık Hakan'la birlikteyken olduğu gibi para bulamıyordum. Ya tanıdıkların beşbin, onbinlerini alıyordum ya da tanımadıklarıma sinyal çekiyordum: "Afedersiniz efendim, acaba on bin liranız var mı? Benim yol param kalmamış da." Küfreden de oluyordu, "utanmıyor musun?" diyen de. Utanıyordum ama utanmak hastalıktan, krizden daha katlanılır bir şeydir demek istiyordum, o karın ağrılarını, kemik ağrılarını siz bilmezsiniz demek istiyordum, tamam bir dahaki sefere çantanızı alır kaçarım demek istiyordum!
Ama cevap vermeye hakkım yoktu, çünkü dileniyordum. Ve aslında onbin onbin yüzlerce insandan para istemek, aşağılanmayı kabul etmek dünyanın en zor işidir. Meslek olarak dilenciliği seçmemişseniz, yapamazsınız. Ama eroinmansanız, eroine para yetiştirmenin (topluma veya kendinize en az zarar veren) tek yoludur bu. Çünkü çalışamazsınız, çalışsanız bile paranız hiç bir zaman eroine yetecek kadar olmaz.
Her geçen gün bir gün öncesinden daha fazla maddeye ihtiyaç duyarsınız. Çılgın bir girdaptır bu ve işin en kötü yanı, sanıldığı gibi iğneyi çakınca dünya toz pembe olmaz. Her şeyi unutup hülyalara dalamazsınız; aksine her şeyi olabildiğince çıplak, bütün çirkinliğiyle farkedersiniz ama kendinizi dışarıda, olayları bir camın ardında seyrediyor sanırsınız. Sizi pek fazla rahatsız etmez olup bitenler. Direkt size sataşan olmadıkça kimseyle alışverişiniz olmaz. Ailenize, sevgilinize, hiç kimseye ihtiyacınız kalmaz.
Sanırım beni yanıltan, kandıran yönü buydu. "H"'den önce hep birilerine, birilerinin sevgisine ihtiyaç duydum, yalnızlıktan korktum, kaçtım. Ama "H" ile yalnızlık hiç ama hiç koymuyordu. Beni sevdiğini söyleyen, beni sever görünen insanlar vücuduma o kadar zarar verdiler ki, yüzümdeki façaların yanında iğne izleri o kadar masum kalıyordu ki, "H"'i bırakıp tekrar o sevgi kaosuna dönemiyordum.
Alıntıdır...
Ama cevap vermeye hakkım yoktu, çünkü dileniyordum. Ve aslında onbin onbin yüzlerce insandan para istemek, aşağılanmayı kabul etmek dünyanın en zor işidir. Meslek olarak dilenciliği seçmemişseniz, yapamazsınız. Ama eroinmansanız, eroine para yetiştirmenin (topluma veya kendinize en az zarar veren) tek yoludur bu. Çünkü çalışamazsınız, çalışsanız bile paranız hiç bir zaman eroine yetecek kadar olmaz.
Her geçen gün bir gün öncesinden daha fazla maddeye ihtiyaç duyarsınız. Çılgın bir girdaptır bu ve işin en kötü yanı, sanıldığı gibi iğneyi çakınca dünya toz pembe olmaz. Her şeyi unutup hülyalara dalamazsınız; aksine her şeyi olabildiğince çıplak, bütün çirkinliğiyle farkedersiniz ama kendinizi dışarıda, olayları bir camın ardında seyrediyor sanırsınız. Sizi pek fazla rahatsız etmez olup bitenler. Direkt size sataşan olmadıkça kimseyle alışverişiniz olmaz. Ailenize, sevgilinize, hiç kimseye ihtiyacınız kalmaz.
Sanırım beni yanıltan, kandıran yönü buydu. "H"'den önce hep birilerine, birilerinin sevgisine ihtiyaç duydum, yalnızlıktan korktum, kaçtım. Ama "H" ile yalnızlık hiç ama hiç koymuyordu. Beni sevdiğini söyleyen, beni sever görünen insanlar vücuduma o kadar zarar verdiler ki, yüzümdeki façaların yanında iğne izleri o kadar masum kalıyordu ki, "H"'i bırakıp tekrar o sevgi kaosuna dönemiyordum.
Alıntıdır...