İzmir'e yakın olduğu için birçok İzmirli'nin tercih ettiği Urla, son yıllarda Türkiye'de gittikçe tanınmaya başladı. Yazın veda etmekte güçlük çeken birçok yazlıkçı, şehirden kaçmak ama bir yandan da çok uzaklaşmak istemeyen İzmirliler yavaş yavaş kışlarını da Urla'da geçirmeye başladılar.
Ben de bir kış mevsimimi orada geçirdim. Yazın cıvıl cıvıl olan evlerden yavaş yavaş ışıklar azalır; sonunda karanlığa gömülürler. İlk başta hüzünlü gibi olsa da Urla'nın sonbaharı da, kışı da, ilkbaharı da çok güzeldir .... Benim gibi tüm mevsimlerini yaşamış birçok kişinin de benimle aynı fikri paylaştığına eminim.
Urla'yı kısa kısa vakit buldukça anlatacağım size. Siz de Urla anılarınızı, fikirlerinizi, sorularınızı paylaşmak isterseniz yorumlarınızı bekliyorum.
İlk olarak Urla'nın ismi nereden geliyor onunla ilgili birşeyler yazmak istedim.
Canım Urla'nın tarihi çook eskilere dayanır. M.Ö. 2000 yıllarına kadar... O zamanlar adı
Klazomenai'dir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan güzel Urla 12 Eylül 1922’de Türkiye Cumhuriyetinin idaresine girmiştir.
İlçenin ismini nereden aldığına dair çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Halk
dilinde Latince ve Rumca bataklık-sazlık anlamına gelen “Vurla” kelimesinden ve
Osmanlı Padişahı Mehmet Çelebi’nin komutanlarından İbrahim Beyin sefere çıkarken
kendisine “Uğurola”, “Uğurlu geldi” demesinden üretildiği söylenmektedir. Ayrıca
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde şehrin Kıdafe Kralının kızı “Ulice”
tarafından kurulduğu ve şehre “Urli” adının verildiği zamanla halk dilinde
değişerek “Urla” dendiği yazılmaktadır.