Brenda ve Karınca
Bu hikaye Princeton, Minnesota'da yaşayan Brenda Foltz'un başından geçmiş gerçek bir hikayedir. Hikaye Elisabeth Elliot'ın yazarı olduğu "Keep a Quiet Heart" isimli kitabında anlatılmaktadır.
Hikayeyi belki daha önceden okumussunuzdur. Ben de bu hikayeyi bir mail ile öğrendim ve okuduğumda çok etkilendim; gerçek olması daha da etkiliyor insanı...
Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışa katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi.
Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefesleşebileceği bir oyuk buldu... Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın
ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah'ım! Sen şu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi,benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et." Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var
mı?" diye bağırdı. Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürü- dükçe yavaşça kayanı üzerinde hareket edip parlayan lens asağıdakilerin dikkatini çekmişti. Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürist olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları
yazacaktı:
"Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım."
Hikayeyi belki daha önceden okumussunuzdur. Ben de bu hikayeyi bir mail ile öğrendim ve okuduğumda çok etkilendim; gerçek olması daha da etkiliyor insanı...
Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışa katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi.
Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefesleşebileceği bir oyuk buldu... Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın
ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah'ım! Sen şu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi,benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et." Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var
mı?" diye bağırdı. Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürü- dükçe yavaşça kayanı üzerinde hareket edip parlayan lens asağıdakilerin dikkatini çekmişti. Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürist olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları
yazacaktı:
"Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım."