Aşka şöyle bir baktım ...
"Çocuklar evden ayrıldıktan sonra aramızda ne kaldı?"
Bu replik , "Paris' de Bir Hafta Sonu" filminden ... 30 yıllık bir evliliğin arkasından söylenen bu cümle birçok evlilik için geçerli. İstisnalar var mı? Bence yok. Kim ne derse desin ... Özcan Deniz' in dediği gibi "en derin aşklarda bile yaşanır bu gelgitler ... Her insanın içindedir bu hırçın dürtüler"
Heyecan bir ihtiyaç mı, şımarıklık mı, sapkınlık mı bilemem ama evlilikte yıllar içinde eksilen ve herkesin aradığı şey ... Boşluğu ve bıkkınlığı heyecan mı doldurmalı? Bu duyguların keyifle yediği, "oh be doydum" dediği tek duygu mudur heyecan? Peki aşk ? Aşk ... Aşık olmak özgürlüktür ... Aşk sadece bir insana duyulmaz. Herhangi bir şeye aşık olabilir insan. Bir hayvana, bir spora, sanata, hatta işine ve kimbilir bir duyguya ..??
Belki de insanların çoğunun aşık olduğu karşısındaki kişi değil de o yaşanan duygudur? Heyecan ... Zira aşk bir süre sonra ölüyorsa, flört edenler ayrılıyor, evliler boşanıyorsa ve aranan yine aranan başka bir aşksa o zaman bir kişiye aşk duymak, aşık olmak gerçek midir?
Ama sanata aşık olan veya bir spora veya mesleğine ... ömür boyu sahnelerden inmeyen şarkıcılar, gücü ve yaşı elverdiği kadar sporuna devam edenler, hobisini, sanatını bırakamayanlar , örnekler uzar da uzar ... Peki bu kişilerin bu yaptıklarından bir şekilde ayrılmak zorunda kalmalarının veya bırakılmalarının ardından koparılan bir çiçek gibi solmaya başlaması, depresyona girmesi, üstesinden gelemeyenlerin intiharları eminim ki sizin de gözünüzden kaçmıyordur... Bir hırsız bile aylarca soygun yapmayıp oturduğunda işini özler. Aslında bence özlediği işi değil de adrenalindir: Heyecan, bütün vücuduna yayılan o sıcaklıktır özlediği ... Ali' nin ayrıldığı Ayşe' nin bunalıma girip bir süre sonra tekrar aradığı şey aşk mıdır sizce heyecan mı?... Ali' ye "neden Ayşe' den ayrıldın" diye sorduklarında "heyecan kalmadı" da demez mi cevaplarda?? %1000000 bu cümleyi de kullanır ... E o zaman?? ... Her kapı heyecana mı çıkıyor yoksa??
Bir kişiye aniden aşık olmak da öyledir bence ... Bir hırsızın, bir sanatçının, bir sporcunun, bir cerrahın yaptığı işte aradığı ve bulduğu şeyi heyecanı bulmasıdır karşısındaki kişide ... Ancak insana duyulan aşklarda heyecanı söndürmeyen kişilerdir. Oysa 2 kişinin yaşadığı aşklarda heyecan hep ayaktaysa, bana kalırsa, taraflardan birisi aynı zamanda mutsuzdur da ... Her ne kadar hepimiz aynı topraktan yoğrulmuşsak da, hepimiz aynı şekle, aynı ruha sahip değiliz. Bir noktada birisi kopar gider ... Kopmayan da, kopamayan da aşık olduğu birlikte olduğu kişi değil de o duygulardır yine ... Heyecan bağımlılığı, mutsuzluktan mutsuz olanlar, hüznü sevenler, korkuyla beslenenler, beklentiler, güven vs vs ...
Kişiliğiniz ne kadar sağlam olursa olsun; bir evlilikte aşk bittiğinde ya yolunuza başka heyecan-lar arayarak devam edersiniz veya yolunuza başka heyecan-lar ekleyerek veya tamamen değişikliğe gidip yol' dan ayrılıp yepyeni bir heyecana yelken açarsınız ... Arayanlar her ne kadar yollarına devam etseler de içlerinde bir yerlerde kırgınlıkları vardır; ekleyenlerin ise kasılmaları vardır çünkü istikrarı korumak için dönüp bakmaz kalbine, hata yapmaktan, pişman olmaktan korkar; gider kendine bir hobi edinir, daha çok çalışır, daha çok içer, daha çok gezer, daha çok televizyon seyreder... daha çok ... daha çok ... Sonuçta aranan ve yine aranan heyecandır ... Tabii ki evliliğinde mutlu olabilir, eşini çok sevebilir, beraber olmaktan zevk alır ama bkz: 1. paragraf ...
Aramıyor, eklemiyor veya değiştirmiyor olabilir; o zaman karakteri sağlam mı demek bu?? Eminim zaten heyecan duyduğu bir şey vardır. Mesleği olabilir, hobisi olabilir, bilmem ... Hayat arkadaşı da; yoldaşıdır, sevgilisidir, annesi veya babası, kardeşidir, çocuğudur. O sahada ötesini aramaz, kurcalamaz.
Bir sanatçı, bir sporcu, bir bilim adamı, bir hırsız mutludur. Çünkü özgürdür. O aşıktır işte. Sanatçı istediğini yapar, hırsız istediğini çalar, bir sporcu istediği dağa tırmanır, istediği yüksekliğe çıtayı getirir, istediği hıza ulaşabilir ... Kurallar olabilir ama ... "fuck the rules of the game!" O zaman devrimler olabilir miydi? veya icatlar, rekorlar , çığırlar açılabilir miydi?
Aslında aşk yok galiba. Aşık oldum, yok! Özgürlükle ve mutlulukla süslenen heyecan var ... Aslında "heyecanlandım" var ... Sonsuz aşk; kişilerde değil galiba. Sonsuz aşk; heyecan ve özgürlüğün olduğu "Şey" de. Ama bu "şey" kesinlikle bir insan değil ...
Sonuç ne olabilir? Bilmem. Adem' le Havva' dan beri var olan "aşk" a benim bakışımdı sadece. Aklıma esti yazdım ...
Aşağıda eklediğim Anna Vissi şarkısının Türkçesi'ni Google'dan bulup okumanızı tavsiye ederim ;)
"Çocuklar evden ayrıldıktan sonra aramızda ne kaldı?"
Bu replik , "Paris' de Bir Hafta Sonu" filminden ... 30 yıllık bir evliliğin arkasından söylenen bu cümle birçok evlilik için geçerli. İstisnalar var mı? Bence yok. Kim ne derse desin ... Özcan Deniz' in dediği gibi "en derin aşklarda bile yaşanır bu gelgitler ... Her insanın içindedir bu hırçın dürtüler"
Heyecan bir ihtiyaç mı, şımarıklık mı, sapkınlık mı bilemem ama evlilikte yıllar içinde eksilen ve herkesin aradığı şey ... Boşluğu ve bıkkınlığı heyecan mı doldurmalı? Bu duyguların keyifle yediği, "oh be doydum" dediği tek duygu mudur heyecan? Peki aşk ? Aşk ... Aşık olmak özgürlüktür ... Aşk sadece bir insana duyulmaz. Herhangi bir şeye aşık olabilir insan. Bir hayvana, bir spora, sanata, hatta işine ve kimbilir bir duyguya ..??
Belki de insanların çoğunun aşık olduğu karşısındaki kişi değil de o yaşanan duygudur? Heyecan ... Zira aşk bir süre sonra ölüyorsa, flört edenler ayrılıyor, evliler boşanıyorsa ve aranan yine aranan başka bir aşksa o zaman bir kişiye aşk duymak, aşık olmak gerçek midir?
Ama sanata aşık olan veya bir spora veya mesleğine ... ömür boyu sahnelerden inmeyen şarkıcılar, gücü ve yaşı elverdiği kadar sporuna devam edenler, hobisini, sanatını bırakamayanlar , örnekler uzar da uzar ... Peki bu kişilerin bu yaptıklarından bir şekilde ayrılmak zorunda kalmalarının veya bırakılmalarının ardından koparılan bir çiçek gibi solmaya başlaması, depresyona girmesi, üstesinden gelemeyenlerin intiharları eminim ki sizin de gözünüzden kaçmıyordur... Bir hırsız bile aylarca soygun yapmayıp oturduğunda işini özler. Aslında bence özlediği işi değil de adrenalindir: Heyecan, bütün vücuduna yayılan o sıcaklıktır özlediği ... Ali' nin ayrıldığı Ayşe' nin bunalıma girip bir süre sonra tekrar aradığı şey aşk mıdır sizce heyecan mı?... Ali' ye "neden Ayşe' den ayrıldın" diye sorduklarında "heyecan kalmadı" da demez mi cevaplarda?? %1000000 bu cümleyi de kullanır ... E o zaman?? ... Her kapı heyecana mı çıkıyor yoksa??
Bir kişiye aniden aşık olmak da öyledir bence ... Bir hırsızın, bir sanatçının, bir sporcunun, bir cerrahın yaptığı işte aradığı ve bulduğu şeyi heyecanı bulmasıdır karşısındaki kişide ... Ancak insana duyulan aşklarda heyecanı söndürmeyen kişilerdir. Oysa 2 kişinin yaşadığı aşklarda heyecan hep ayaktaysa, bana kalırsa, taraflardan birisi aynı zamanda mutsuzdur da ... Her ne kadar hepimiz aynı topraktan yoğrulmuşsak da, hepimiz aynı şekle, aynı ruha sahip değiliz. Bir noktada birisi kopar gider ... Kopmayan da, kopamayan da aşık olduğu birlikte olduğu kişi değil de o duygulardır yine ... Heyecan bağımlılığı, mutsuzluktan mutsuz olanlar, hüznü sevenler, korkuyla beslenenler, beklentiler, güven vs vs ...
Kişiliğiniz ne kadar sağlam olursa olsun; bir evlilikte aşk bittiğinde ya yolunuza başka heyecan-lar arayarak devam edersiniz veya yolunuza başka heyecan-lar ekleyerek veya tamamen değişikliğe gidip yol' dan ayrılıp yepyeni bir heyecana yelken açarsınız ... Arayanlar her ne kadar yollarına devam etseler de içlerinde bir yerlerde kırgınlıkları vardır; ekleyenlerin ise kasılmaları vardır çünkü istikrarı korumak için dönüp bakmaz kalbine, hata yapmaktan, pişman olmaktan korkar; gider kendine bir hobi edinir, daha çok çalışır, daha çok içer, daha çok gezer, daha çok televizyon seyreder... daha çok ... daha çok ... Sonuçta aranan ve yine aranan heyecandır ... Tabii ki evliliğinde mutlu olabilir, eşini çok sevebilir, beraber olmaktan zevk alır ama bkz: 1. paragraf ...
Aramıyor, eklemiyor veya değiştirmiyor olabilir; o zaman karakteri sağlam mı demek bu?? Eminim zaten heyecan duyduğu bir şey vardır. Mesleği olabilir, hobisi olabilir, bilmem ... Hayat arkadaşı da; yoldaşıdır, sevgilisidir, annesi veya babası, kardeşidir, çocuğudur. O sahada ötesini aramaz, kurcalamaz.
Bir sanatçı, bir sporcu, bir bilim adamı, bir hırsız mutludur. Çünkü özgürdür. O aşıktır işte. Sanatçı istediğini yapar, hırsız istediğini çalar, bir sporcu istediği dağa tırmanır, istediği yüksekliğe çıtayı getirir, istediği hıza ulaşabilir ... Kurallar olabilir ama ... "fuck the rules of the game!" O zaman devrimler olabilir miydi? veya icatlar, rekorlar , çığırlar açılabilir miydi?
Aslında aşk yok galiba. Aşık oldum, yok! Özgürlükle ve mutlulukla süslenen heyecan var ... Aslında "heyecanlandım" var ... Sonsuz aşk; kişilerde değil galiba. Sonsuz aşk; heyecan ve özgürlüğün olduğu "Şey" de. Ama bu "şey" kesinlikle bir insan değil ...
Sonuç ne olabilir? Bilmem. Adem' le Havva' dan beri var olan "aşk" a benim bakışımdı sadece. Aklıma esti yazdım ...
Aşağıda eklediğim Anna Vissi şarkısının Türkçesi'ni Google'dan bulup okumanızı tavsiye ederim ;)