Norma Jeane yeni doğmuş bir bebek olarak ilgi ve sevgi yumağı içinde olması gerekirken sadece mecburiyetten ilgilenilen bir bebekti. (Ama sonraki yıllarda Bolender ailesi onu çok sevecek hatta evlat edinmek isteyeceklerdi.) Kimbilir küçücük yüreği bunu ta o zamanlar hissetmiş ve ilgi, sevgi açlığı belki o günlerde başlamıştı....
Ida ve Wayne Bolender,haftalık ücret karşılığı evlerinde yatılı çocuk bakıyorlardı. O günlerde ekonomik sıkıntı çeken ailelerin çocuklarını "koruyucu ailelere" emanet etmesi çok normaldi. Evlerinde 5-6 çocuk hep olurdu. Ida katı ve otoriter, dinine bağlı ve namuslu, çalışkan bir kadındı. Wayne ise iyi yürekli, çocukları seven, cana yakın, güçlü ve güvenilir biriydi.
Gladys her haftasonunu kızıyla geçirmeye çalışsa da Ida'nın kendi kızına bakmasına dayanamıyordu. O yüzden bu rutin ziyaretler çok uzun sürmedi.
Norma Jeane, dünyaya geldiği ilk günlerde annesinin tehlikeli şiddet nöbetine tanık olduktan bir süre sonra, aşağı yukarı 1 yaşlarındayken, bu sefer de anneannesi (o sıralar Hindistan'dan yeni dönmüştü) tarafından öldürülme girişimine maruz kalacaktı. Ida kadını hemen kovmuş ve polis çağırmıştı. Oysa Della artık günlük normal hayat düzenine ayak uydurmakta güçlük çekiyordu, sürekli sanrılar görüp, sesler duyuyordu (tıpkı kızı Gladys gibi). Artık hastaneye yatması gerekiyordu. Hastaneye yattıktan kısa bir süre sonra bu dünyadan ayrıldı.
Norma Jeane'in biblo gibi bir bebek olduğu anlatılıyor kitapta. Bir gören bir daha bakarmış... Koruyucu ailesi ile mutlu günler geçiriyordu. Onunla aynı dönem ailede kalan Nancy Jeffrey ile yapılan bir görüşmede söyledikleri şöyle : "Sevgi ve çocuk dolu mutlu bir yuvamız vardı. Annemiz bizi çok severdi. Yiyecek ve içeceklerimize çok dikkat ederlerdi. Maalesef gazeteler Marilyn Monroe'nun çocukluğunu çok kötü gösteriyorlar. Oysa o da çok mutluydu ve çok seviliyordu..."
Norma Jeane'nin yaşadığı travmalar elbette ki bitmemişti. 3 yaşlarında iken, birgün bahçede köpekleriyle ve Ida ile oynarken, aniden Gladys çıkıp gelir. Artık çocuğunu alacağını söyler. Aklı yerinde değil gibidir. Ida onunla konuşup onu ikna etmeye çalışır ama Gladys aniden Norma Jeane'i kucaklar ve eve girerek kapıyı kilitler. Ida ön kapıdan eve girer, içeride hiç ses yoktur. Gladys'in sokağa çıktığını düşünüp tekrar dışarı çıkar ki tam o sırada Gladys kıpkırmızı bir suratla omuzunda bir çanta ile evden fırlar. Ida Norma Jeane'nin boğuk çığlıklarını duyar. Gladys çocuğu bez alet çantasına tıkıp omuzlamış kaçmaya çalışmaktadır. Ida hemen kızı almaya çalışır. Mücadele sırasında çanta yırtılır ve Norma Jeane içinden düşer. "Anne" diye ağlamakta ve Ida'ya bakmaktadır. Ida kızı kaptığı gibi eve girip kapıyı kitler, neden sonra "polis çağırdım geliyor" diyerek Gladys'i korkutmaya çalışır. Bir süre sonra korkarak pencereden dışarı bakar ve Gladys'i göremez.
Ida o günden sonra uzun zamandır aklında olan "Norma Jeane'i evlat edinme" düşüncesinde kesin kararını verir. Ama o olaydan sonra Gladys'i eve çağırmak çok zor olmuştur. Kocasının da evde olacağı akşam yemeği saatini seçer. Neyse ki iki kadın da o günden hiç bahsetmezler. Ida konuyu açtığında elbette ki duygusal bir hava eser, Gladys ağlayıp durmaktadır. Ama Gladys cevabını çok net bir şekilde verir:
"Asla!"
Devam edecek...