Marilyn arabadan inip kapıyı açıldı. Kapıyı, C.S.Gifford'un ikinci eşi açmış ve Marilyn'i dinledikten sonra avukatlarının kartvizitini eline tutuşturup kapıyı Marilyn'in suratına kapatmıştı.
Natasha bu buluşmaya ön ayak olduğu için pişman olmuştu, çünkü Marilyn üzüntüden yıkılmıştı.
1962'de Marilyn'in ölümünden kısa bir süre önce kanser teşhisi konan ve hastanede yatan C.S.Gifford, (güya!!) Marilyn ile telefonda konuşmaya çalışmış ve söylentilere göre Marilyn'in cevabı "Beyefendiye avukatımı aramasını söyleyin" olmuştur.
1965 de ölen C.S.Gifford, söylentilere göre, ölümünden bir süre önce, rahip olan doktoruna Marilyn ile telefonda konuştuğunu söylemişti. (Bu imkansızdı, Marilyn öleli 3 yıl olmuştu) Güya Marilyn'in kızı olduğunu, Gladys'in haksızlık ettiğini ve çocuğu ona göstermediğini, sonradan kendisi de evlenince karısını üzmemek için bu konuyu kapattığı anlatmıştı.
Oğlu ise bütün bunları yalanlıyordu. Babasının başından bir dakika bile olsa ayrılmadığını, hiçbir itirafın olmadığını söylemiştir. Babasının son yattığı hastanede DNA kaydının olduğunu, çok merak edenin gidip Marilyn Monroe'nunki ile karşılaştırabileceğini söyleyerek isyan etmiştir.