Berniece, annesini yıllar sonra yeniden görmek için sabırsızlanıyordu. Yaz mevsimini geçirmek üzere kızıyla Los Angeles'a geldiler. Hepsi Ana Teyze'nin evinde kalacaklardı. Annesiyle karşılaşması öyle duygu yüklü falan olmadı, aksine Gladys kızına lütfenden sarıldı, yani gayet soğuk bir karşılamaydı. Ama Gladys zaten duygularını çoğunlukla hiçkimseye göstermiyordu, o yüzden bu davranışı normaldi.
Gladys, Norma Jeane'nin sinemada kariyer yapma isteğini hiç desteklemiyordu. Birgün gizlice kızının bağlı olduğu ajansa gidip onlara "genç kızların gözlerini boyadıkları için" bir güzel çatmıştı. Tabii bunu duyan Norma Jeane ile aralarında kızılca kıyamet koptu.
Bu arada, Ana Teyze'nin bağlı olduğu "Christian Science" Mezhebiyle evin kadınları epey ilgiliydiler. Ayinlere gidip, harıl harıl kitaplarını okuyorlardı. Bir iddiaya göre, Marilyn bu öğreti ile ta o zamanlar,gelecekte kendini tehdit eden ruh hastalığıyla mücadelesine başlamıştı.
Norma Jeane boşanma davası sonuçlandığında kutlama yapmak için ailedeki tüm kadınları yemeğe götürmüştü. Aslında annesinin mutlu olmasını, yüzünü gülerken görmek, ona ulaşmak istiyordu. İstediği de oldu. O akşam hepsi çok eğlendi, annesi bile! Kadının yüzü o akşam hep güldü.
Ertesi gün umulmadık bir şekilde Gladys teyzesinin evine dönmek istediğini söyledi. İkna çabaları boşunaydı, kadın bir kere kararını vermişti.
İki kardeş annelerini otobüse bindirip yolcu ettiler. Marilyn 2 hafta sonra teyzeyi aradığında annesinin oraya hiç gitmediğini öğrendi.
Marilyn üzüntüden şok olmuştu. Polise haber verildi. Bu üzüntülü döneminde eski eşinden teselli aradı, ona mektup yazdı. Jim yüzyüze görüşmek istedi ama bu görüşme hiçbir zaman olmadı.
Marilyn karışık duygular içindeydi.
Kontrol için gittiği jinekolog ona çocuk sahibi olmak isterse sorunlarla karşılaşabileceğini söylemişti. Zaten o da çocuk sahibi olma konusunda kesin kararlı değildi. Korkuları vardı : ya çocuğu onun gibi yetimhanelerde büyürse, ya çocuğu da annesi ve anneannesi gibi ruh hastası olursa... Bazen de çocuğuna sahip olamadığı anne sevgisini fazlasıyla vereceğini düşünüp çocuk sahibi olmak istiyordu. İşte bu duygular içinde , bir bahane uydurup eski ailesini görmeye Bolender'lara gitti... Ida evde yoktu. Babası Wayne ile dertleşti uzun uzun... korkularından bahsetti. Adam da ona "Norma Jeane
ben seni de anneni de anneanneni de tanıyorum. Sen onlara benzemiyorsun sen farklısın" deyip kızı ferahlatmaya çalıştı.
(Marilyn Monroe o zamanlar kendi akıl sağlığından şüphelenmeye başlamıştı bile)
20th Century Fox bir özgeçmiş hazırlayarak Marilyn Monroe'yu medyaya tanıttı. Özgeçmişinde yetim olduğu yazıyordu. Bu fikre Grace Goddard'ın ön ayak olduğu düşünülüyor. Maksadı Gladys'in basın tarafından izinin sürülmesini önlemekti. En azından bir süre bunu başardı da...
Arkası yarın :)