Jim Dougherty çoğu zaman karısına karşı anlayışlı davranıyordu. Ama bir gece artık dayanamamıştı. Norma Jeane'e, duş alıp yanına geleceğini ve onu yatakta beklemesini istediğini söyledi. Ama Jim duştan çıkınca, karısını ne yatakta ne de evde bulamadı. Norma Jeane ortadan kaybolmuştu. Adam 1 saat pencerenin önünde bekledi. Sonunda karısını geceliklerle sokakta koşar adım eve doğru yürürken gördü. Norma Jeane eve girdi ve doğruca yatak odasına gitti ve kocasına yapıştı :
"Peşimde bir adam var" diye fısıldadı.
İlk anda, Jim'e bu mantıklı gelmişti. Geceliklerle sokakta dolaşan bir kadının peşine bir erkeğin takılması çok normaldi. Ama normal olmayan Norma Jeane'nin o adamı, bir anda ağacın arkasında iken daha sonra karanlık bir evin içinde akabinde bir arabada otururken gördüğünü söylemesiydi.
Jim'e evi aramasını söyledi. Adam muhtemelen arar gibi yaptı, çünkü Norma Jeane'nin söylediklerinin birine bile inanmamıştı. " Acaba o da annesi gibi deliriyor muydu" diye düşünmeden yapamadı.
Karısını sakinleştirmeye çalışıyordu: "Yapma Norma bir adamın aynı anda birkaç yerde olması mümkün değil"
"Ama beni izliyordu"
"Hayatım bu sana da biraz çılgınca gelmiyor mu?"
"Çılgınca" kelimesi havada asılı kalmıştı. Norma Jeane'nin gözlerindeki endişe dolu ifade yerini boş ve mesafeli bakışlara bırakmıştı.
Karı koca bu olaydan bir daha asla bahsetmediler.
Arkası yarın.... :)