Ayrıca tavsiye ederim...
http://www.lauraashley.com
http://www.designsponge.com/
http://deptoftheinteriordc.blogspot.com/
ipekoz
Videolar başlığı altında 2 ünlü kişinin evlerinin kısa gösterimini ekledim.
Ayrıca tavsiye ederim... http://www.lauraashley.com http://www.designsponge.com/ http://deptoftheinteriordc.blogspot.com/
0 Comments
Norma Jeane'in kimsesizler yurduna verileceği Ida'nın bir şekilde kulağına gitmişti. Hemen Grace'e telefon edip çocuğu onlara vermesi için yaalvarır. Ama Grace çocuğu Ida'ya geri vermeyeceğine dair Gladys'e söz vermiştir. Zaten iki kadın da Ida'dan nefret ediyorlardı. Hem telefonla hem de mektupla yapılan bu teklifleri nazikçe geri çevirir.
Norma Jeane 9,5 yaşındayken kimsesizler yurduna verilir. Norma Jeane çok üzgündür. "Ben kimsesiz değilim ki ben burada kalmak istemiyorum" diye binanın merdivenlerinde ağlar. Böyle bir travma bir çocuk için ne büyük acı, Marilyn Monroe gelecek hayatında hem bu travmaların ağırlığı ile hem de ruhsal dengesizlikleriyle yıllarca savaşacaktır. Marilyn ünlü olduktan sonra oradaki hayatı ile ilgili korkunç hikayeler anlatmıştı. Ama yurt yetkililerinden birisi ve Norma Jeane ile aynı dönemde kardeşi kalmış bir hanım ile yapılan röportajlarda yurt hayatının o kadar da kötü olmadığı, çocuklara birçok imkan tanındığı yönündedir. Grace, herhalde vicdan azabı çekiyordu, Norma Jeane'i sık sık sinemaya götürüp, onu hediyelere boğuyordu. Norma Jeane'i eve yeniden almanın planlarını yapıyordu. Norma Jeane'in rutin ziyaretçilerine Ida ve Wayne Bolender da eklenmişti. Ama Grace'in paranoyaklığı sayesinde bu ziyaretlere yasak geldi. Norma Jeane'in Shirley Temple gibi olmak istemesini destekleyen Ida, Grace'e göre maddi çıkar planları içine girmişti. Yoksa Ida gibi bağnaz bir kadın sinema oyuncusu olmak isteyen Norma Jeane'i neden desteklesindi? Sonunda Norma Jeane yurttan çıktı ve Grace'lerin yanına geri döndü. Ama hala istenmiyordu ve güya Grace'in kocası Norma'ya sarkıntılık yapmıştı. Evet tahmininiz doğru! Norma Jeane'e tekrar yol gözükmüştü. Gladys'in burada hiç bahsetmediğim bir abisi vardı. Annesi Della onu 11 yaşındayken evden kovmuş, bir kuzenine götürmüştü ve bir daha da arayıp sormamıştı... Yıllar sonra Norma'nın dayısı evlenmiş çoluk çocuğa karışmıştı. Ama ondan da bir tuhaflık vardı ki, o da sırra kadem basıp ailesini terk etmiş ve bir daha da arayıp sormamıştı. Grace Norma'yı dayısının eşinin yani yengesinin yanına yerleştirir. Norma Jeane haliyle orada bir sığıntı gibiydi. Her konuda kuzenlerinden sonra geliyordu. Yemek yiyemiyor, yese bile her yediğini kusuyordu. Küçük kız çok korkuyor ve üzülüyordu. Arkası yarın... Yeni Irmak videosu
Marilyn Monroe6 Kuyumcunun hikayesi.. Vakko spring 2012 2012 Saat ve aksesuar adresleri Dekorasyon siteleri http://kravet.com/
http://www.apartmenttherapy.com/ http://mocoloco.com/ Takip ettiğim dekorasyon siteleri... Atkinson'larla yaşam farklıydı. Onlar Ida'ya göre daha rahat ve daha yumuşaklardı. Meslekleri gereği sinema onların ilgi alanıydı. Ida Marilyn' e sinemaya gitmenin günah olduğunu söylemişti hep. Ama Norma Jeane artık sık sık sinemaya gider olmuştu. Küçük kız Ida'nın etkisini üzerinden tamamen atamamış olacak ki sinema dönüşleri gece yatmadan Tanrı'dan onu bağışlamasını isterdi.
Bu sinema günleri, evdeki sinema sohbetleri ve Grace'in Norma Jeane'i cesaretlendirmesiyle, Norma Jeane perdede görünmenin nasıl olacağını düşünmeye başlamıştı. Bu arada Gladys elinden geleni yapıyor, kızına iyi bir anne olmaya çalışıyordu. Norma da yeni bir okula başlamış ve arkadaşları ve öğretmenleri ile iyi geçinir olmuştu. Ama Norma Jeane'in yeni hayatı sadece birkaç ay mutlu geçmişti. Birgün bir mektup felaketler zincirini başlattı. Gladys aldığı bir mektupla ilk evliliğinden olan oğlunun bir hastalık sonucu öldüğünü öğrenir. Gladys perişan olur. Ve bir annenin evladına söyleyebileceği en son şeyi o Norma Jeane'e söyler : " Neden sen değil de o?" Bir süre sonra Gladys yeni bir haberle daha sarsılır. Büyükbabası intihar etmiştir. Gladys artık delireceğinden neredeyse emindir. Annesi,Babası ve büyükbabası hep delirerek ölmüşlerdir. (Gladys'in babasından yani Marilyn Monroe'nun dedesinden hiç bahsetmedim ama o da önce zihinsel sağlığını ardından fiziksel sağlığını da kaybederek frengiden ölmüştür) Bunların ardından iş yerinde de grev başlayınca Gladys artık iyice kontrolden çıkar ve ciddi bir kriz geçirir. Kendisi ve çevresindekilerinin güvenliği için hastaneye yatırılması gerekmektedir. Ve Gladys belirsiz bir süre için hastaneye yatırılır. Bu arada Norma Jeane kimbilir nelere tanık olmuştu? Annesi akıl sağlığını kaybederken buna şahit olmuştu ve annesinin çılgınlıkları kimbilir onda nasıl bir tahribat yaratmıştı? Norma Jeane, annesi ona " keşke sen ölseydin" demiş olsa da, sık sık annesinin nereye gittiğini ve ne zaman döneceğini soruyordu. Grace kıza annesinin gittiğini ve uzun bir süre gelemeyeceğini söylemişti. Peki şimdi Norma Jeane'e ne olacaktı? Grace Norma Jeane'in yasal vasisi olur. Daha önceki yazılarımda Grace'in Norma Jeane ile nasıl ilgilendiğini ve onu adeta gösteri dünyası için yetiştirdiğini anlatmıştım. Grace Norma Jeane'deki yıldız ışığını ilk farkedenlerdi.Çevresindekilere, onun farklı olduğunu, gözlerinden zeka fışkırdığını ve ona güvendiğini söylüyordu. Ama birgün (bu kısmı Marilyn Monroe'nun hayatını inceleyen kimse tam olarak anlayamamıştır) Grace Norma Jeane'i kimsesizler yurduna götürmeye karar verir. Acaba Atkinson'larla kötü birşey mi yaşanmıştı? Grace Norma Jeane'nin üvey kardeşine buna benzer birşeyler söylemişti ama kimse doğruluk payını bilmiyor. Bu arada Atkinson'ları evden kovan Grace Gladys'in de yasal vasisi olur ve evi satar. Arkadaşının tüm borçlarını öder ve hastane masraflarını üstlenir. Grace 3 çocuklu bir adamla evlenmiştir ve yeni kocası Norma'yı istemez. Ekonomik durumlarını öne sürer ve Grace kocasını kaybetmek istemediğinden bunu kabul eder. Norma Jeane uslu duracağını söylese de artık karar verilmiştir... Arkası yarın ..:) Takvimler 1933'ü gösteriyordu. Seneler akıp geçmişti. Bu süre içinde Ida, Norma Jeane'i kolay olmayacağını düşündüğü gelecek hayatına hazırlıyordu. Onun için planı, bağımsız ama asi olmayan bir kişilik yaratmaktı. Aslında Marilyn Monroe hayatının ilk yıllarında Ida gibi güçlü bir kadın tarafından yetiştirildiği için şanslıydı. 7 yıl, bu kadının kişilik özelliklerinin Norma Jeane'e de geçmesi için uygun bir süreydi. Ama gerçek annesi Gladys'in de kırılganlığı ve duygusal değişkenliği Norma Jeane'in karakterinin parçalarıydı.
Okula başladığı ilk yıllarda Norma Jeane'in sosyal yönü zayıftı. İnsanlarla ilişki kurmakta zorlanıyordu. Yaşıtlarıyla anlaşamıyor, onlarla oynamak istemiyordu. Utangaçtı. Aynı zamanda içe kapanık ve her zaman hüzünlü... Hüzünlü olması için birçok şey yaşamamış mıydı?Hüzün, hayatının ilk günlerinden itibaren adeta üstüne yapışmıştı. Norma Jeane artık 7 yaşındaydı. Birgün köpeğinin ölmesi onu çok etkiler. 2 gün boyunca kriz yaşar. Bu kriz, Ida'nın kafasını karıştırır. Kendini sorgulamaya başlar... Yetiştirme tarzı mıydı yanlış olan? Başarısızlığı kaldıracak yapıda birisi değildi o. Bu sorgulamalar sonucu bir dönüm noktasına gelir: Norma Jeane'i annesine geri vermeye karar verir. Onu çok sevmesine rağmen çocuğun bu kadar hassas olması belki de Ida'ya ağır gelmişti. Gladys'i arayıp durumu anlatır ve çocuğun artık gerçek annesine ihtiyacı olduğunu belirtir... Elbette Norma Jeane'e durumu anlatmak ve anlamasını beklemek, diğer çocukların vedası vs. oldukça duygusal ve gözyaşları içinde geçmiştir. Norma Jeane kendisini almaya gelen annesine doğru yürürken tek umudu "yuva" idi... Gladys evini artık en yakın arkadaşı olan Grace ile paylaşmaktadır. Grace'den daha önceki yazılarımda biraz bahsetmiştim. Norma Jeane'in hayatında gerçekten önemli rolü olan şahsiyetlerden biridir. Neyse ki o da Ida gibi (onun kadar olmasa da) akıllı ve kendine yeten, korkusuz bir kadındı. Norma Jeane yeni evinde mutsuzdu. Gladys ve Grace bunun apaçık farkındaydılar. Çocuğun Ida'yı özlediğini biliyorlardı. Ancak beraber aldıkları karar sonucu, Norma Jeane'in Ida'yı görmesini istemiyorlardı. Bu kararı yeni hayatına daha çabuk alışması için almışlardı. Gladys belki Norma Jeane'i mutlu eder düşüncesiyle müstakil eve taşınmayı istiyordu. O günkü Amerika'nın ekonomik koşullarında bu zor olsa da Gladys bunu başarır. Bu arada anlatmadan geçmeyeyim, müstakil eve geçmeden önceki dönemde Gladys ve Grace beraberce bir karar verirler; Norma Jeane'i başka bir ailenin yanına geçici olarak yerleştirmek ! Fimlerde figüranlık yapan bu çiftin (Atkinson'lar) Norma yaşlarında bir kızları vardı. Gladys evi almıştır ama ruhsal sağlığı da gün geçtikçe kötüleşmektedir. Bunu farkeden Grace, onda kızının sorumluluğunun baskı yaratmaması için Atkinsonlar'ında onlarla beraber oturmasını teklif eder. Gladys bunu kabul eder. Atkinsonlar da bu teklifi hemen kabul ederler, çünkü onlar da ekonomik sıkıntı içindedirler. Yeni ev yeni hayat yarın... Gladys doğumdan hemen sonra bir şiddet nöbeti geçirmiş ve arkadaşı Grace'i bıçaklamıştı. Grace'i "bebeğini" zehirlemekle suçlamıştı. Neyse ki ciddi bir yaralama değildi. Bu nöbetten sonra Gladys için bebeğini Ida Bolender'a vermek zor olmadı; çünkü bebek için tehlike oluşturduğu apaçık meydandaydı.
Norma Jeane yeni doğmuş bir bebek olarak ilgi ve sevgi yumağı içinde olması gerekirken sadece mecburiyetten ilgilenilen bir bebekti. (Ama sonraki yıllarda Bolender ailesi onu çok sevecek hatta evlat edinmek isteyeceklerdi.) Kimbilir küçücük yüreği bunu ta o zamanlar hissetmiş ve ilgi, sevgi açlığı belki o günlerde başlamıştı.... Ida ve Wayne Bolender,haftalık ücret karşılığı evlerinde yatılı çocuk bakıyorlardı. O günlerde ekonomik sıkıntı çeken ailelerin çocuklarını "koruyucu ailelere" emanet etmesi çok normaldi. Evlerinde 5-6 çocuk hep olurdu. Ida katı ve otoriter, dinine bağlı ve namuslu, çalışkan bir kadındı. Wayne ise iyi yürekli, çocukları seven, cana yakın, güçlü ve güvenilir biriydi. Gladys her haftasonunu kızıyla geçirmeye çalışsa da Ida'nın kendi kızına bakmasına dayanamıyordu. O yüzden bu rutin ziyaretler çok uzun sürmedi. Norma Jeane, dünyaya geldiği ilk günlerde annesinin tehlikeli şiddet nöbetine tanık olduktan bir süre sonra, aşağı yukarı 1 yaşlarındayken, bu sefer de anneannesi (o sıralar Hindistan'dan yeni dönmüştü) tarafından öldürülme girişimine maruz kalacaktı. Ida kadını hemen kovmuş ve polis çağırmıştı. Oysa Della artık günlük normal hayat düzenine ayak uydurmakta güçlük çekiyordu, sürekli sanrılar görüp, sesler duyuyordu (tıpkı kızı Gladys gibi). Artık hastaneye yatması gerekiyordu. Hastaneye yattıktan kısa bir süre sonra bu dünyadan ayrıldı. Norma Jeane'in biblo gibi bir bebek olduğu anlatılıyor kitapta. Bir gören bir daha bakarmış... Koruyucu ailesi ile mutlu günler geçiriyordu. Onunla aynı dönem ailede kalan Nancy Jeffrey ile yapılan bir görüşmede söyledikleri şöyle : "Sevgi ve çocuk dolu mutlu bir yuvamız vardı. Annemiz bizi çok severdi. Yiyecek ve içeceklerimize çok dikkat ederlerdi. Maalesef gazeteler Marilyn Monroe'nun çocukluğunu çok kötü gösteriyorlar. Oysa o da çok mutluydu ve çok seviliyordu..." Norma Jeane'nin yaşadığı travmalar elbette ki bitmemişti. 3 yaşlarında iken, birgün bahçede köpekleriyle ve Ida ile oynarken, aniden Gladys çıkıp gelir. Artık çocuğunu alacağını söyler. Aklı yerinde değil gibidir. Ida onunla konuşup onu ikna etmeye çalışır ama Gladys aniden Norma Jeane'i kucaklar ve eve girerek kapıyı kilitler. Ida ön kapıdan eve girer, içeride hiç ses yoktur. Gladys'in sokağa çıktığını düşünüp tekrar dışarı çıkar ki tam o sırada Gladys kıpkırmızı bir suratla omuzunda bir çanta ile evden fırlar. Ida Norma Jeane'nin boğuk çığlıklarını duyar. Gladys çocuğu bez alet çantasına tıkıp omuzlamış kaçmaya çalışmaktadır. Ida hemen kızı almaya çalışır. Mücadele sırasında çanta yırtılır ve Norma Jeane içinden düşer. "Anne" diye ağlamakta ve Ida'ya bakmaktadır. Ida kızı kaptığı gibi eve girip kapıyı kitler, neden sonra "polis çağırdım geliyor" diyerek Gladys'i korkutmaya çalışır. Bir süre sonra korkarak pencereden dışarı bakar ve Gladys'i göremez. Ida o günden sonra uzun zamandır aklında olan "Norma Jeane'i evlat edinme" düşüncesinde kesin kararını verir. Ama o olaydan sonra Gladys'i eve çağırmak çok zor olmuştur. Kocasının da evde olacağı akşam yemeği saatini seçer. Neyse ki iki kadın da o günden hiç bahsetmezler. Ida konuyu açtığında elbette ki duygusal bir hava eser, Gladys ağlayıp durmaktadır. Ama Gladys cevabını çok net bir şekilde verir: "Asla!" Devam edecek... Bugün Ablam Zuhal Kocabaş'ın Vietnam-Laos-Kamboçya gezi notlarını yayınlamaya başladık.
Yeni günlük menü tabii ki Marilyn Monroe'nun hayatına devam yeni şarkılar, defileler, hanımlar bu seferki erkek defilesini sizlerin de, sevaba girmenizi çok isteyerek, izlemenizi tavsiye ederim. Kim Kardashian makyajı... Marilyn Monroe'nun güzelliği ve seksiliği hakkında söylenecek çok şey var. Bu konuya, çocukluğundan ve şöhret olma yolunda ilk adımları nasıl attığını anlattıktan sonra tekrar daha detaylı bir şekilde döneceğim.
Marilyn Monroe'nun bebeklik ve çocukluk fotoğrafları beni hep çok etkilemiştir. Tıpkı, çocukluğu kötü geçen veya çocukluğunu yaşayamamış başkalarının da hikayelerini dinlerken, okurken veya seyrederken olduğu gibi... Ailelerin hatalarını o masum bebeklerin çekmesi eminim hepimizin içini acıtır. Tüm dünyanın bildiği gibi, Marilyn Monroe "Norma Jeane Mortenson" adıyla 1 Haziran 1926 sabahında Los Angeles Devlet Hastanesi'nde doğdu. Ve doğduktan sadece 2 hafta sonra bakıcı aileye teslim edildi. MM'nin annesi Gladys Baker da annesi gibi akıl sağlığı ile savaşmaktaydı. Kötü geçen bir çocukluk ve evlilik, ki bu evliliğinden 2 çocuğu vardır, zaten kalıtımsal olan ruhsal bozukluğunu iyice pekiştirmiştir. İkinci kocası Edward Mortensen evlendikten kısa bir süre sonra bunu anlar ve hemen mahkemeye başvurur. Gladys boşanma gerçekleşmeden özgürlüğünü ilan eder ve neredeyse önüne gelen her erkekle beraber olmaya başlar. İşte tam bu sıralarda aynı şirkette çalıştığı ve sonradan MM'nin babası olduğunu iddia edeceği Stanley Gifford ile tanışır ve bir ilişki yaşamaya başlarlar. (Gladys arkadaşı Grace'e de MM'nin babasının o olduğunu söylemiştir. Yıllar sonra yattığı akıl hastanesindeki bir hastabakıcıya anlattığına göre o dönemi çok çılgınca yaşadığını gerçekten dağıttığını ancak "hamilelik" ile sonuçlanacak bir yakınlaşmayı sadece Stanley Gifford ile yaşadığını anlatacaktır. ) Stanley'e hamile olduğunu söylediğinde adam onu ciddiye almaz; zira Gladys'in bir sürü erkekle düşüp kalktığını duymayan kalmamıştır. Gladys bu çocuğu tek başına büyüteceğini anlamıştır. Bunun nasıl olacağı Gladys'in annesi Della'nın (MM'nin anneannesi) aklını kurcalamaktadır. Çünkü kendisi de doğum gerçekleşmeden önce (evli olduğunu iddia ettiği) kocasının yanına Hindistan'a gidecektir. Della, sonradan Norma Jeane'nin bakıcı ailesi olacak olan Ida Bolender ile kilisede tanışmıştı. Her yönden tamamen birbirinin zıttı olan bu iki kadın zamanla arkadaş olmuştu. Ida, Gladys'in durumunu biliyor ve çocuğun onda kalmasını hiç doğru bulmuyordu.Ida'nın bu konudaki ısrarlı konuşmaları sonucu Della da çocuğun Gladys de kalmamasına ikna olmuştu. Sonuç olarak o da kızını, bebeği geçici olarak Ida Bolender'a teslim etmesi gerektiğine ikna etmiştir. Devam edecek... 1 kalın dilim balkabağı
süt 1 orta boy soğan 1 yemek kaşığı tereyağ tuz Balkabağını ufak parçalara bölüp üzerini biraz geçecek kadar süt ekliyorum. Kabağın miktarına göre soğanı orta veya büyük boy tutabilirsiniz , soğanla daha lezzetli oluyor, biraz da tuz ekleyip kabaklar yumuşayana kadar haşlıyorum eğer süt azalırsa biraz su ekleyebilirsiniz, ancak suyu hemen çok koymayın. Tereyağını da ekleyip erittikten sonra hepsini blenderdan geçiriyorum eğer koyu olmuşsa istediğim kıvama göre su ekliyorum. Özellikle küçük çocuklu hanımlara tavsiyemdir hem besleyici hem lezzetli hem de pratik ;) Afiyet olsun... |
ARSiV
October 2017
İPEKOZİpek=Irmak (2009) |